İslami metinlere bakıldığında "yoksulluk", "zenginlik", vb. kavramların net bir okumasını sunmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığı açıkça görülmektedir. Bu kavramlarla İslami metinler açısından varsayımsal olarak minimal bir rapora sahip olmak istersek, toplam 5 yaklaşım var gibi görünüyor :
1- Yoksulluğun övüldüğü yer: Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: "Fakirlik benim iftiharımdır". Kıyamet gününde cennete ilk gireceklerin fakirler olacağı başka rivayetlerde de söylenmiştir.
2 - Yoksulluğun olumsuz karşılandığı yer: "Fakirlik kâfir olmaya yakındır" diye bir hadis-i şerif de vardır.
3 - Aile için zenginliği ve serveti çoğaltmayı öven rivayetler de bulunmaktadır.
4 - Bazı durumlarda da zenginlik ve serveti çok fazla biriktirmek yasaklanmıştır: Tevbe Suresi 34. ayetinde şöyle buyuruluyor: Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.
5 - "Kefaf" hakkında daha az dikkat çeken başka rivayetler de var. Kefaf ya da yeterlilik yoksulluk ile zenginlik arasındaki bir durumdur. İnsan kazandığı kadar tüketir. Bu durum çok övülmekte ve Allah'ın özel kullarının bu durumda olduğu söylenmektedir.
Dolayısıyla "İslam'da fakirlik iyi midir, yoksa zenginlik mi?" gibi sorular ileri sürüldüğü zaman bu tür sorular yanlış adres vermektir ve İslami metinleri yanlış anlamak için bir giriştir. Çünkü İslam tarihi ve geleneceğinin doğru anlaşılması, bu kategorilere tamamen gerçekçi yaklaşımın göstergesidir.
4055336